19 Ağustos 2013 Pazartesi

diyet önerileri

Bebekliğinden beri sık sık diyet yapan ve her defasında verdiği 5 kiloyu 7 olarak alan bir kızdım. 2011 yazına kadar devam eden bu süreç tartıda 75 kiloyu görüp de “ben nereye gidiyorum böyle?!” sorumla son buldu. Okuduğum bölümden (Biyoloji) olsa gerek zaten sebze meyvelerle etlerin besin öğeleri ve kalorilerini öğrenmeye merakım vardı ve bir karar verdim: Kilo verecektim. Bir yıl süren ama sandığımdan daha kolay ve hızlı geçen bir döneme girdim; bayıldığım hamur işlerini, kızartmaları hayatımdan çıkardım. Baktım sadece diyetle olmuyor, spora başladım. Bisiklet, koşu ve pilates gibi sıkılaştırıcı egzersizlerle günde en az 300-350 kalori yakmaya çalışıyorken bir de baktım daha hızlı kilo vermeye başlamışım. Zaten çok içtiğim suyun miktarını daha da artırdım. Protein ağırlıklı ama bol sebzeli diyetimde incir, üzüm gibi çok şekerli meyvelerden sakınarak; ekmeklerimi tam tahıllı unlarla evde pişirerek; akşam yemeklerimi en geç 5’te yiyerek; ara öğünlerde çiğ badem, ceviz ve kuru meyvelerle midemi yatıştırarak 3, 5, 8, 12 derken tam 20 kilo verdim. Sonra baktım ki yediklerim ve yaptıklarım bu bir senede alışkanlığa dönüşmüş, baklavayı ağzıma götürürken vicdan azabı çekiyorum, ne zaman patates kızartması yiyecek olsam kilolu günlerimi ve alıp da etiketini bile çıkarmadığım elbiselerin içine giremeyişimi hatırlayıp kalbim sıkışıyor, spor yapamadığım günler moralim bozuluyor :)   

Peki ben bu süreçte nelere dikkat ettim?

Bir kere asla aç kalmadım, hatta diyeti elime aldığımda “ben bunları yersem daha da kilo alırım” tepkisini vermiştim. Az ama olabildiğince kısa aralıklarla yedim. Bu “az ve sık yemek” akşam saatlerinde çıkıp gelen ve kocaman bir çikoyla sonlanan tatlı krizlerimize de engel oluyor. Diyelim ki akşam saatlerinde midem kazındı, tariflerimde de bulunan ve mutfağımdan hiç eksik etmediğim yulaflı kurabiyelerden yedim. İçerisine muhakkak tarçın koyduğum bu kurabiyeler tok tuttuğu gibi kan şekerinizi de düzenliyor. Canım tatlı mı çekti? Orta boy bir elmayı küp küp doğrayıp 2-3 ceviz ve 1 çay kaşığı tarçınla tavada çevirdim (1 top light dondurmayla da süper oluyor, tariflerime ekleyeceğim). Greyfurtun yağ yakıcı özelliğinden bahsedilir, yaktı mı bilmiyorum ama portakal suyundan daha az enerji verdiği için pazar kahvaltılarımda gönül rahatlığıyla keyif yaptım.

Daha lisedeyken çay ve kahveye şeker atmayı bırakmıştım, diyetten değil, tadını bozduğunu düşündüğümden… Tatlandırıcılar konusunda siz ne düşünürsünüz bilemem ama ben hiç kullanmadım ve tatlandırıcılı ürünlerden uzak durmaya çalışıyorum, kendini kandırmaktansa az yemeyi ya da hiç yememeyi tercih edenlerdenim. Kola ve hazır meyve sularına değinecek olursam, normalde yemeklerin yanında bir şey içme alışkanlığım olmadığından hayatımdan çıkarmak pek de zor olmadı. Bir bardak kola içeceğime güzel bir şeftali yerim hiç değilse vitamini var mantığındayım. Ayrıca evde kendi meyve suyunuzu yapmak hiç de zor değil, en kısa zamanda tariflerle anlatacağım ;)

Kendi ekmeğimizi kendimiz yapalım diyen annem ve babam ekmek yapma makinesi aldılar ama üşendiğimizden 3-4 kez ya kullandık ya kullanmadık. Ben de –sanki daha az zahmetliymiş gibi- tam tahıllı ya da 7 tahıllı un karışımları alıp içerisine yulaf, kurutulmuş domates, ceviz, zeytin, dereotu gibi aklıma ne gelirse koyup fırında minicik ekmekler yaptım ve kahvaltılarımda bunlardan yedim (ilk fırsatta tarifini yazmalıyım).

Diyet yaparken dikkat ettiğim bir diğer nokta da metabolizmamı aynı yemek düzenine alıştırmadım. Yani bir gün kahvaltımı kepek ekmekli diyet kaşarlı tostla yaptıysam ertesi gün ya süt & müsli ya da yumurta yedim. Aynı durum öğle ve akşam yemekleri için de geçerli, bir gün ızgara et yiyorsam ertesi günkü menüde sebze yemeği oluyor. Haftanın en az 4 öğününde Moldova’da yiyip bayıldığım ve tarifini en kısa zamanda paylaşacağım sebze çorbamdan içtim, kalsiyum eksikliği yaşamamak için bol bol light kaşar peyniri (diğer peynirleri bebekliğimden beri yiyemiyorum maalesef) ve yoğurt yedim. Üzülerek söylüyorum ama hiç protein almadığınız ve her öğünü salatayla geçiştirdiğiniz diyetlerin ömrü en fazla 1 ay sürüyor maalesef, defalarca denediğimden biliyorum :( Ayrıca tek yönlü beslenmek zamanla sağlığınızı da bozuyor; saç dökülmesi ve tırnakların çabuk kırılması bizzat yaşadıklarımdan…

Bir de mutfağa gidip buzdolabını açtığınızda kendinize “gerçekten aç mıyım?” diye sormalısınız, çünkü bazen susuzluğumuzu bile yemek yiyerek gideriyoruz; belki de bir bardak suyla yeme isteğinizin geçtiğini göreceksiniz.

Ama her şeyden önemlisi diyete başlamadan önce doktor kontrolünden geçmelisiniz, belki de sadece iştahınız değil farkında olmadığınız bir hastalık sizi şişmanlatıyordur. Yeri gelmişken ben doktor, diyetisyen ya da bir uzman değilim, sadece kilo verme sürecinde yaptıklarımı paylaşıyorum. 

Diyetimden minik detaylar bu şekilde, yeri geldikçe verdiğimiz kiloları geri almamak için dikkat etmemiz gerekenlerden de bahsedeceğim.



Hoşçakalın :)

2 yorum:

  1. özencim eski halini ve yeni halini bilen biri olarak şunu söylemeliyim her zaman çok hoştun ama şimdi muhteşemsin:)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...