Bebekliğinden
beri sık sık diyet yapan ve her defasında verdiği 5 kiloyu 7 olarak alan bir
kızdım. 2011 yazına kadar devam eden bu süreç tartıda 75 kiloyu görüp de “ben
nereye gidiyorum böyle?!” sorumla son buldu. Okuduğum bölümden (Biyoloji) olsa
gerek zaten sebze meyvelerle etlerin besin öğeleri ve kalorilerini öğrenmeye
merakım vardı ve bir karar verdim: Kilo verecektim. Bir yıl süren ama
sandığımdan daha kolay ve hızlı geçen bir döneme girdim; bayıldığım hamur
işlerini, kızartmaları hayatımdan çıkardım. Baktım sadece diyetle olmuyor,
spora başladım. Bisiklet, koşu ve pilates gibi sıkılaştırıcı egzersizlerle
günde en az 300-350 kalori yakmaya çalışıyorken bir de baktım daha hızlı kilo
vermeye başlamışım. Zaten çok içtiğim suyun miktarını daha da artırdım. Protein
ağırlıklı ama bol sebzeli diyetimde incir, üzüm gibi çok şekerli meyvelerden
sakınarak; ekmeklerimi tam tahıllı unlarla evde pişirerek; akşam yemeklerimi en
geç 5’te yiyerek; ara öğünlerde çiğ badem, ceviz ve kuru meyvelerle midemi
yatıştırarak 3, 5, 8, 12 derken tam 20 kilo verdim. Sonra baktım ki yediklerim
ve yaptıklarım bu bir senede alışkanlığa dönüşmüş, baklavayı ağzıma götürürken
vicdan azabı çekiyorum, ne zaman patates kızartması yiyecek olsam kilolu
günlerimi ve alıp da etiketini bile çıkarmadığım elbiselerin içine giremeyişimi
hatırlayıp kalbim sıkışıyor, spor yapamadığım günler moralim bozuluyor :)
Peki
ben bu süreçte nelere dikkat ettim?
Bir
kere asla aç kalmadım, hatta diyeti elime aldığımda “ben bunları yersem daha da
kilo alırım” tepkisini vermiştim. Az ama olabildiğince kısa aralıklarla yedim.
Bu “az ve sık yemek” akşam saatlerinde çıkıp gelen ve kocaman bir çikoyla
sonlanan tatlı krizlerimize de engel oluyor. Diyelim ki akşam saatlerinde midem
kazındı, tariflerimde de bulunan ve mutfağımdan hiç eksik etmediğim yulaflı
kurabiyelerden yedim. İçerisine muhakkak tarçın koyduğum bu kurabiyeler tok
tuttuğu gibi kan şekerinizi de düzenliyor. Canım tatlı mı çekti? Orta boy bir
elmayı küp küp doğrayıp 2-3 ceviz ve 1 çay kaşığı tarçınla tavada çevirdim (1
top light dondurmayla da süper oluyor, tariflerime ekleyeceğim). Greyfurtun yağ
yakıcı özelliğinden bahsedilir, yaktı mı bilmiyorum ama portakal suyundan daha
az enerji verdiği için pazar kahvaltılarımda gönül rahatlığıyla keyif yaptım.
Daha
lisedeyken çay ve kahveye şeker atmayı bırakmıştım, diyetten değil, tadını
bozduğunu düşündüğümden… Tatlandırıcılar konusunda siz ne düşünürsünüz bilemem
ama ben hiç kullanmadım ve tatlandırıcılı ürünlerden uzak durmaya çalışıyorum, kendini
kandırmaktansa az yemeyi ya da hiç yememeyi tercih edenlerdenim. Kola ve hazır
meyve sularına değinecek olursam, normalde yemeklerin yanında bir şey içme
alışkanlığım olmadığından hayatımdan çıkarmak pek de zor olmadı. Bir bardak
kola içeceğime güzel bir şeftali yerim hiç değilse vitamini var mantığındayım. Ayrıca
evde kendi meyve suyunuzu yapmak hiç de zor değil, en kısa zamanda tariflerle
anlatacağım ;)
Kendi
ekmeğimizi kendimiz yapalım diyen annem ve babam ekmek yapma makinesi aldılar
ama üşendiğimizden 3-4 kez ya kullandık ya kullanmadık. Ben de –sanki daha az
zahmetliymiş gibi- tam tahıllı ya da 7 tahıllı un karışımları alıp içerisine
yulaf, kurutulmuş domates, ceviz, zeytin, dereotu gibi aklıma ne gelirse koyup
fırında minicik ekmekler yaptım ve kahvaltılarımda bunlardan yedim (ilk
fırsatta tarifini yazmalıyım).
Diyet
yaparken dikkat ettiğim bir diğer nokta da metabolizmamı aynı yemek düzenine
alıştırmadım. Yani bir gün kahvaltımı kepek ekmekli diyet kaşarlı tostla
yaptıysam ertesi gün ya süt & müsli ya da yumurta yedim. Aynı durum öğle ve
akşam yemekleri için de geçerli, bir gün ızgara et yiyorsam ertesi günkü menüde
sebze yemeği oluyor. Haftanın en az 4 öğününde Moldova’da yiyip bayıldığım ve
tarifini en kısa zamanda paylaşacağım sebze çorbamdan içtim, kalsiyum eksikliği
yaşamamak için bol bol light kaşar peyniri (diğer peynirleri bebekliğimden beri yiyemiyorum
maalesef) ve yoğurt yedim. Üzülerek söylüyorum ama hiç protein almadığınız ve
her öğünü salatayla geçiştirdiğiniz diyetlerin ömrü en fazla 1 ay sürüyor maalesef,
defalarca denediğimden biliyorum :( Ayrıca tek yönlü beslenmek zamanla sağlığınızı
da bozuyor; saç dökülmesi ve tırnakların çabuk kırılması bizzat yaşadıklarımdan…
Bir
de mutfağa gidip buzdolabını açtığınızda kendinize “gerçekten aç mıyım?” diye
sormalısınız, çünkü bazen susuzluğumuzu bile yemek yiyerek gideriyoruz; belki
de bir bardak suyla yeme isteğinizin geçtiğini göreceksiniz.
Ama
her şeyden önemlisi diyete başlamadan önce doktor kontrolünden geçmelisiniz,
belki de sadece iştahınız değil farkında olmadığınız bir hastalık sizi
şişmanlatıyordur. Yeri
gelmişken ben doktor, diyetisyen ya da bir uzman değilim, sadece kilo verme
sürecinde yaptıklarımı paylaşıyorum.
Diyetimden minik detaylar bu şekilde, yeri
geldikçe verdiğimiz kiloları geri almamak için dikkat etmemiz gerekenlerden de bahsedeceğim.
Hoşçakalın
:)
özencim eski halini ve yeni halini bilen biri olarak şunu söylemeliyim her zaman çok hoştun ama şimdi muhteşemsin:)
YanıtlaSilcanım çok teşekkür ederim :)
Sil